28.06.2012

Hayat Devam Ederken

Bu yazıyı aslında yarın yazmayı planlıyordum ama bugün yazasım geldi.

Hayat insana garip bir yol çiziyor. Ne yapmak istiyorsun ya da ne yapmaya çalışıyorsun gibi durumlarla hiç ilgilenmiyor. Ama önemli olan senin bunun bilincinde olman. Ne yapmak istiyorsun sorusuna kendi içinde cevap verebiliyor olman. Eğer bunun bilincindeysen hayat seni nereye savurursa savursun sen kendine bir yol bulursun.

İTU den mezun olduğumda aklımda ne yapmak istediğimle ilgili hedeflerim vardı. Ama nasıl yapacağım konusunu hiç düşünmemiştim.
Hali hazırda TOLA da çalışıyordum ve oradaki çalışmamdan haz duyuyordum. En azından yapmak istediğim iş tanımına çok yakındı. Fakat dediğim gibi işler hiçte planladığınız gibi gitmez hayat sizi alır götürür. TOLA daki işime son verildiği zaman içimde garip bir burukluk vardı. Ben böyle olacağını hiç düşünmemiştim elimde bir B planım yoktu. İster istemez iş aramaya başladım. İnternetteki ilanlar beni tatmin etmiyordu. Herkes belirli bir kalıba oturmuş kişiler arıyordu. Oysa ben olabildiğince değişik projede görev almak itiyordum. Daha fazla konu hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olmak istiyordum.

Tam böyle ben her şeyden ümidi kesmişken BELBİM ile iş görüşmesine gittim. Evet, bildiğimiz BELBİM. Hani bu otobüslerdeki sistemleri yapan, akbildir istanbul karttır falan filan yani. Kafamda belediye şirketi olması sebebiyle bir kaç soru işareti vardı. Ama görüşmede Fatih Bey (kendisi de İTU mezunuymuş ve 12 senedir burada çalışıyormuş) yapılan işlerden bahsedince ve işlerdeki çeşitliliği görünce çok hoşuma gitti. Ben burada çalışabilirim dedim kendi kendime. Sosyal imkanlarının iyi olması maaş konusunda da rahatsız etmiyor olması iyiydi. Bir heyecanla işe başladım. Daha gölü baştan yediğimin farkında değildim halbuki. Zira beni yazılım bölümüne koymuşlar iyi derecede C bildiğim için. Sorun değil diye düşündüm çünkü Fatih bey ben seni ilerde yanıma alırım demişti görüşme de. Dediğim gibi bir hevesle başladım. Burada detaylarını veremeyeceğim bir projenin ön çalışmalarının yapılmaya başladığı bir döneme denk geldim ve bir sürü toplantıya katıldım. Çalışma algoritmaları çıkarttım aynı zamanda kullanacağım sistemi öğrenmeye başladım. Biraz uğraştıkça işin çokta kolay olmadığını öğrendim. Zordu ve kullandığımız sistemde kısmen dışa bağımlıydık. Bu da işleri çıkmaza sokuyordu. Velhasılı burada altıncı ayımı tamamlamaya doğru yaptığım işlerden sıkılmaya başladım. Bir noktanın etrafında dönüp duruyormuşuz gibi gelmeye başladı.

İşte tam bu anda hiç beklemediğim bir zamanda metrobüs ile evime giderken telefonum çaldı ve TOLA da çalışırken tanıştığım ROM Elektroniğin ortaklarından Reşat bey beni aradı. Telefonda bir iş tanımından bahsetti. Beni daha önce tanıdığı için ve okulda kulüp olaylarında sebep çevremin geniş olduğunu bildiğini ve bu sebeple çalışabilecek arkadaş var mı diye soracak diye bekliyordum. Aynı zamanda iş tanımı hoşuma da gitmişti. Acaba ben mi çalışsam diye düşünürken iş teklifi aldım. Bu da aldığım ilk iş teklifidir. Detayları yaklaşık bir ay önce konuştuk. Önümüzdeki ay ROM Elektronikte Teknik Destek Mühendisi sıfatıyla işe başlıyorum. Umarım gitmek istediğim yoldan beni ayıran bir iş olmaz.

Çok sevdiğim bir söz var, "Gitmek istediğin yeri bilmiyorsan hangi yolda gittiğinin bir önemi yoktur". İşte bu sebepten ötürü önce gitmek istediği yere karar vermeli insan. Sonrasında önüne çıkan yollardan hangisini seçeceğine karar vermek zor olmaz. Hayat savururken seni tutunacağın dalı seçmek zor olmaz.

Görüşmek Üzere;

Kalın Sağlıcakla;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder